Blog

Otizm Tanısını Kabullenmek!

Otizm Tanısını Kabullenmek!

Anne babalar, dünyaya gelen çocukları için güzel hayaller kurar. Çocuklarının sağlıklı, mutlu ve başarılı yaşamlar sürmeleri adına, ‘onlar için’ ve ‘onlar adına’ kararlar alırlar. Fakat ebeveynler, ‘çocukları için’ yaşarken, ‘çocuklarıyla birlikte’ olmayı çoğu zaman unuturlar. Sonunda da, çocuklar bireyselleşemediği gibi, anne babaların iyi niyetli ilgileri, çocukların üzerinde taşıması zor bir yüke ve baskıya dönüşür. Baştan beri arzu edilen birlikteliğin yerini, ayrılıklar ve kopuşlar alır.
İnsan yavrusunun sağlıklı gelişim süreci, çocukluktan, ergenliğe ve yetişkinliğe geçişi, anne babanın başından sonuna, ‘çocuğu için’ değil, ‘çocuğu ile birlikte’ yaşamasına bağlıdır. Her insan ayrı bir ilişkiler ve duygular bütünü olduğu için, herkesin gelişim süreci de birbirinden farklıdır. Daha dikkatli bir gözlem yapıldığında, gerçekte her çocuğun gelişimsel bir farklılık gösterdiğini anlamak zor olmaz. Bu gelişimsel farklılıklar, dikkat eksikliğinden otizme, Asperger sendromundan üstün zekalı olma durumuna kadar çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkar. Ailelerin, bu gelişimsel farklılığın doğası ne olursa olsun (ister üstün zekalı, ister otizmli olma durumu) sürece çok dikkatle yaklaşmaları gerekir. Çünkü her gelişimsel farklılık, farklılığın bir avantaj ya da dezavantaj olarak okunmasının ötesinde, ailenin çocuğu anlamasını, ‘çocuğuyla birlikte’ olmasını gerektirir.

Ebeveynler, ‘çocukları için’ yaşarken, ‘çocuklarıyla birlikte’ olmayı çoğu zaman unuturlar. Sonunda da, çocuklar bireyselleşemediği gibi, anne babaların iyi niyetli ilgileri, çocukların üzerinde taşıması zor bir yüke ve baskıya dönüşür. Baştan beri arzu edilen birlikteliğin yerini, ayrılıklar ve kopuşlar alır.

Peki Otizm gibi ‘ürkütücü’ bir tanı alındığında, aileler bu durumu nasıl yönetmeli? Otizm tanısını kabul etme süreçleri, verilen ilk tepkiler, süreç içinde alınan kararlar, ebeveynleri ve tanıyı alan çocuğu nasıl etkiler? Ebeveynlerin Otizm tanısı ile ilk yüzleşmeleri hiçbir zaman kolay olmaz. Otizm çoğunlukla, çocuğunuz ve onunla birlikte kurguladığınız yaşam çerçevesini altüst edebilecek bir durum olarak okunur. Otizm tanısına hazır olmak elbette söz konusu değil. Böyle bir tanı, herkesi beklenmedik bir anda yakalar, şaşırtır ve üzer. Genelde çaresizliğe sürüklenilmiş hissedilir. Bu nedenle, Otizm tanısına çok farklı duygularla tepki vermek beklenen bir durumdur.
Otizm tanısının konulmasının ardından ailelerin geçirdiği şaşkınlık ve şok, üzüntü, bunu izleyen öfke ve inkar süreçleri, derin yalnızlık duygusu ve nihayetinde de tanıyı kabullenme aşamaları, aslında insanın yaşam boyunca yüzleşmek zorunda kaldığı istenmeyen durumlara verdiği tepkilerin ortak aşamalarıdır.

Göreceksiniz ki, sonunda, başta büyük bir talihsizlik ve belki de bir ceza olarak gördüğünüz Otizm, sizden aldıkları yanında, size çocuğunuz, yaşam ve kendiniz hakkında, umduğunuzdan çok fazlasını vermiş ve öğretmiş…

Otizm tanısı, çocuğunuz, kendiniz ve aileniz için kafanızda kurguladığınız geleceğin, hiç beklenmedik bir biçimde yerle bir olması gibi algılanır. Tanının ardından şaşkınlık ile başlayan, öfke ve inkardan sonra kabullenme ile son bulması beklenen bu süreci yaşamaktan kaçılamayacağına göre, ebeveynlerin yapabileceği en akıllıca şey süreci sabırla ve dinginlikle yönetmeye çalışmak olmalıdır. Çocuğunuzun bu tanı sonrasında, sizin desteğinize daha çok gereksinimi olduğunu aklınızdan çıkarmadan, öncelikle kendi şaşkınlık ve öfke duygularınızı içinizde eritip, dinginlik içinde, yetkin hekim ve uzmanlarla birlikte çocuğunuza bir yol haritası çıkartmanız en sağlıklısıdır. Çocuğunuza en üst düzeyde yarar sağlamak ve yardımcı olmak için, önce kendi ruhsal ve bedensel sağlığınızı ayakta tutmanız gerekir. Öfke, inkar, sorumlu arama, karşınızdaki sorunu bir ceza ya da lanet gibi okuma, ya da büyük bir talihsizlik gibi görmek işinize yarayacak tutumlar değildir ve zaten bu türden kurgular doğru da değildir.
Sürecin yönetimi ve dinginliğin korunması dışında belki de en önemlisi, Otizme bakış açınızı değiştirmek olacaktır. Otizmi gelişimsel bir gerilik olarak değil, gelişimsel bir ‘farklılık’ olarak görmeniz, bu farklılığın çocuğunuza yaşatabileceği zorlukların çözümüne odaklanmanız ve bu farklılığa rağmen çocuğunuzla, birlikte’ olmaya çalışmanız en sağlıklı çıkış yolu gibi görünmektedir. Bu süreçte doğru ve yetkin kişilerin yanında durun; hekiminizi, uzmanınızı araştırarak, doğru seçin, aynı sorunu yaşayan insanlarla konuşun, tartışın, çocuğunuz için bir yol haritası çıkartmakta gecikmeyin, destek arayın, duygularınızı, gözlemlerinizi ve düşüncelerinizi çevrenizdeki ilgili kişilerle paylaşın, hiçbir olumsuz duyguyu gereksiz yere içinizde büyütmeyin ve hatta bir günlük tutun. Çocuğunuzun sorunlarını, gelişim sürecini, problemleri çözme sürecinde yaşanılan zorlukları ve tüm bu süreçte sizin yaşamdan çıkardığınız dersleri, ve evet, çocuğunuzdan öğrendiklerinizi kağıda dökmeyi deneyin. Ve eğer herşey üst üste geliyor hissediyorsanız, bir ara verin. İster bir hafta uzaklaşın, ister on dakikalık bir yürüyüş yapın, ama bir süre kendinizle kalın. Otizm hakkında okuyun, bilginizi genişletmeye çalışın. Göreceksiniz ki, sonunda, başta büyük bir talihsizlik ve belki de bir ceza olarak gördüğünüz Otizm, sizden aldıkları yanında, size çocuğunuz, yaşam ve kendiniz hakkında, umduğunuzdan çok fazlasını vermiş ve öğretmiş…