Blog

Otizm Tanısından Çıkmak

Otizm Tanısından Çıkmak

Otizm olgusuna yönelik tutumumuz, otizmin seyrini, otizmi yaşayan çocuğu ve bu durumdan etkilenmesinin yanında bu durumu yönetmeye çalışan ebeveynlerin deneyimlerini de etkilemektedir.

Otizm’den “kurtulmak”, “spektrumdan çıkmak”, “tanıdan çıkmak” ya da “otizmin iyileşmesi” gibi ifadeler, ailelerin otizm tanısı almış çocuklarına yönelik umutlarını belirtmekle birlikte, üzerinde düşünmemiz gereken ifadelerdir. Çünkü otizm olgusuna yönelik tutumumuz, otizmin seyrini, otizmi yaşayan çocuğu ve bu durumdan etkilenmesinin yanında bu durumu yönetmeye çalışan ebeveynlerin deneyimlerini de etkilemektedir.

1987 yılında, California Üniversitesi’nden psikolog Ole Ivar Lovaas, haftada en az 40 saat ABA terapisi alan çocukların yarısının, normal gelişim gösteren çocuklardan bir farkının kalmadığını bulgulamıştır. Lovaas’ın bu bulgusu, otizm tanısı almış çocuklar için “erken ve yoğun müdahale”nin önemini vurgulamıştır.

İlk defa 1960’larda otizm için bir terapi yöntemi olarak kullanılan ABA Terapisi, öğrenme kuramının ilkelerine dayanmaktadır. ABA terapisi, ödül ve ceza ile bireyde öğrenmenin önünde engel olan istenmeyen davranışları söndürme ve bu yolla öğrenmeyi destekleme mantığı ile yürütülmektedir. Otizm terapilerinin birçoğunda bu temel yaklaşım yeralmaktadır. Zaman içinde, başka yaklaşımlarla da zenginleştirilen ABA Terapisi, Özel Eğitim alanına giren başka yaklaşım ve terapi yöntemleriyle de desteklenip zenginleştirilerek, otizm tanısı almış çocuklar üzerinde uygulanagelmiştir.

Otizm tanısından kurtulmak söz konusu olduğunda, ailelere verilebilecek en iyi tavsiye, kafalarda “iyileşme” olarak kurgulanan sonuca değil, sürece odaklanmalarıdır.

Lovaas’ın, erken müdahale ve yoğun terapi sonrasında, otizm tanısı almış çocukların yarısının tanıdan çıktığına yönelik bulgusu daha sonra geçerliğini yitirmiştir. Otizm alanında yapılan güncel çalışmalar, tanı almış çocukların ancak yüzde 3 ile 25’inin tanıya neden olan semptomlardan kurtulduğunu göstermektedir. Erken müdahale ve yoğun özel eğitim, çocuklarda sosyal etkileşim ve iletişim alanındaki sorunlarını minimize edebilmekte ve otizmi tanımlayan davranış bozukluklarını ortadan kaldırabilmektedir.

Otizm tanısından kurtulmak söz konusu olduğunda, ailelere verilebilecek en iyi tavsiye, kafalarda “iyileşme” olarak kurgulanan sonuca değil, sürece odaklanmalarıdır. Otizm tanısı almış çocukları, normal gelişim gösteren yaşıtlarına yaklaştıracak ve onları toplumda işlevsel, üretken bireyelere dönüştürecek tek çözüm, tanı konulur konulmaz yoğun ve doğru kurgulanmış, çocuğun diğer eksikliği olduğu alanlarda desteklendiği terapilerle zenginleştirilmiş bir özel eğitim programına başlamaktır. Otizm tanısı almış çocuklar da, öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyen davranışlardan kurtulup yeni davranışları öğrenebilir. Bunu sağlamanın en önemli yolu, ebeveynlerin yalnızca sonuca, yani “tanıdan çıkmaya” değil, sürece odaklanarak, çocuklarına “nasıl öğreneceklerini” öğrenmelerinde yardımcı olmaktır.